,

SELİMİYE CAMİ

Written by

·

Selaatin Camii (Sultanlar Camii) Geleneği

Osmanlı Hanedanı’nın yaptırdığı camiler “Selaatin Camii (Sultanlar Camii)” olarak adlandırılır. Bu geleneği sürdürmek isteyen Sultan II. Selim, kendi adına bir Selaatin Camii (Sultanlar Camii) inşa ettirmek ister ve konum olarak Edirne’yi seçer. Ancak başlangıçta aklında İstanbul’a bir cami yaptırmak vardır. Bunun nedenleri konusunda pek çok hikâye anlatılır. Bunlardan ilki, İstanbul’un tepelerinde bu denli büyük bir külliye inşası için yer kalmamasıdır. Ayrıca o dönemde İstanbul’a Selaatin Camii (Sultanlar Camii) inşa etmek için padişahın bizzat ordunun başında seferde olması kuralı da vardır. II. Selim ise ordu başında hiç sefere çıkmamıştır.

Kıbrıs Seferi öncesinde başlanılan yapının, muhtemel bir zafer düşünülerek inşa edildiği kabul edilir. Bu durumu Evliya Çelebi, II. Selim’in rüyasında Kıbrıs fethedilirse bir cami yaptıracağına dair Hz. Muhammed’e yemin ettiğini yazarak açıklar.

Osmanlı Hanedanı’nın yaptırdığı camiler “Selaatin Camii (Sultanlar Camii)” olarak adlandırılır. Bu geleneği sürdürmek isteyen Sultan II. Selim, kendi adına bir Selaatin Camii (Sultanlar Camii) inşa ettirmek ister ve konum olarak Edirne’yi seçer. Ancak başlangıçta aklında İstanbul’a bir cami yaptırmak vardır. Bunun nedenleri konusunda pek çok hikâye anlatılır. Bunlardan ilki, İstanbul’un tepelerinde bu denli büyük bir külliye inşası için yer kalmamasıdır. Ayrıca o dönemde İstanbul’a Selaatin Camii (Sultanlar Camii) inşa etmek için padişahın bizzat ordunun başında seferde olması kuralı da vardır. II. Selim ise ordu başında hiç sefere çıkmamıştır.

Kıbrıs Seferi öncesinde başlanılan yapının, muhtemel bir zafer düşünülerek inşa edildiği kabul edilir. Bu durumu Evliya Çelebi, II. Selim’in rüyasında Kıbrıs fethedilirse bir cami yaptıracağına dair Hz. Muhammed’e yemin ettiğini yazarak açıklar.

Camiinin İnşa Süreci ve Tarihî Arka Plan

II. Selim bir gün avlanmak için, şehzadeliği sırasında sık sık vekillik yaptığı şehir olan Edirne’ye gelir. Edirne’de, 1752 Büyük Edirne Depremi’nde yerle bir olan Tunca Nehri kenarındaki sarayda konaklar. Bu ziyareti esnasında rüyasında gördüğü Hz. Muhammed ona Edirne’ye bir cami yaptırmasını söyler. Böylece II. Selim, eskiden Yıldırım Bayezid’in yaptırdığı bir sarayın bulunduğu alana bu camiyi inşa ettirir.

Caminin inşaatına 12 Nisan 1569’da başlanır, 28 Ekim 1574 tarihinde bir cuma namazıyla II. Selim gelmeden açılışı yapılır. II. Selim ise aynı yılın aralık ayında, camiyi göremeden vefat eder. Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre cami için 13.880.000 akçe (yaklaşık 400 kg altın, 2025 değeriyle yaklaşık 24 milyon ABD doları) harcanmıştır.

Mimar Sinan, 80 yaşında tamamladığı ve “ustalık eserim” dediği bu yapıyla, Ayasofya’nın kubbesini ve Edirne Üç Şerefeli Camii’nin yüksek minarelerini geçtiğini anlatır.

Mimari Özellikleri

Caminin en önemli özelliği, sır altı tekniğiyle yapılmış İznik çinileridir. Selimiye’deki çinilerde 101 çeşit lale motifibulunur. Avluda Mısır’ın lotus çiçeklerini andıran sütun başlıkları yer alır. Timur dönemini hatırlatan soğan kubbeler ve cami duvarında bir güneş saati vardır.

Yapım sürecinde II. Selim, minberin altından yapılmasını istemiş, ancak Mimar Sinan olası bir düşman işgalinde altının çalınmasından endişe ederek onu taştan yapmaya ikna etmiştir. Edirne’nin dört kez işgal edilmesine rağmen caminin zarar görmemesi belki de bu karara bağlıdır.

Mimar Sinan bu camide müezzin mahfilini tam ortaya yerleştirmiştir. Altında bulunan şadırvan, Selimiye’nin ölçeklerinde yapılmıştır ve üzerinde ahşap bir çarkıfelek vardır. Ayrıca caminin nasıl sütunlarla taşındığını gösteren bir paye örneği burada yer alır. Müezzin mahfilinin altında, günümüzde silikleşmiş bir ters lale motifi bulunur. Bu lalenin, cami yapımı için lale bahçesini vermek istemeyen aksi bir kadını simgelediği söylenir. Bir diğer rivayete göre ise lale, Mimar Sinan’ın Edirne’de inşaat sırasında vefat eden torunu Fatma’yı simgeler.

Caminin dört zarif ve ince minaresi vardır; her biri üçer şerefelidir. İki minarede, her üç şerefeye de ayrı yollardan çıkılabilir. Farklı şerefelere çıkan bu merdivenlerden giren üç kişi birbirini görmeden yukarı çıkabilir.

Mimar Sinan, aydınlık camiler inşa etmeyi severdi. Bu nedenle Selimiye’de çok sayıda pencere bulunur. Halk arasında camideki pencere sayısının, Kâbe’ye hürmeten 999 olduğu söylenir. Bir rivayete göre Mimar Sinan, 1000. pencereyi açmak istediğinde Hızır Aleyhisselam güvercin kılığında gelip çekicine kanat vurur; bunun Kâbe ile yarış anlamına geleceğini söyleyerek onu vazgeçirir.

Manevi ve Sembolik Unsurlar

Caminin mimari dışında manevi yönü de önemlidir. Yeni evlenenlerin dua ettiği “dua kubbeleri” buna örnektir. Dört minare dört halifeyi, içeride yer alan dört vaaz kürsüsü ise dört mezhebi simgeler. Bahçe kapılarında (bunlardan biri “Dilenci Kapısı” olarak bilinir) asılı zincirler vardır; bu zincirler sayesinde camiye eğilmeden girmek mümkün değildir. Bu, camiye girerken gösterilmesi gereken saygının sembolüdür.

Mihrabın yan duvarlarında üstte Âmene’r-Resûlü, altta ise Fâtiha Suresi yazılıdır. Kubbesinde ise İhlâs Suresi yer alır. Yazıları Hasan Çelebi tarafından yazılmıştır. Ayrıca Allah’a övgüler içeren madalyon yazıları da bulunur.

Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin kufi hatla yazılmış isimlerinin yer aldığı Hünkar Mahfili mihrabında, oldukça alçak bir çilehaneye açılan kapı vardır. II. Selim zaman zaman buraya çekilirdi. Mihrabın üstünde ise kendi isminin geçtiği şu ayet bulunur:
“Hiçbir malın ve evladın fayda vermediği o gün (Kıyamet Günü), ancak selim (temiz) bir kalp fayda verir.” (Şuarâ Suresi, 26/88-89

Tarih Boyunca Selimiye

Bununla birlikte Hünkar Mahfili’ndeki çiçekli çinilerden bazıları, 93 Harbi sonrasında (1878) Edirne İşgali sırasında General Skobelef’in emriyle sökülüp Rusya’ya götürülmüştür. Bu çiniler bugün Leningrad Müzesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca caminin Arkeoloji Müzesi’ne bakan duvarında ve içeride kıble duvarının sol küçük kubbesinde Bulgar işgalinden kalma gülle izleri vardır.

Edirne’nin dört kez işgal edilmesine rağmen yapının genel bütünlüğü korunmuştur. II. Selim’in camiyi göremeden ölmesi, Selimiye’nin tarihindeki hüzünlü bir detay olarak anılır.

Efsaneler, Rivayetler ve İlginç Olaylar

Rivayete göre, Hasan Çelebi kubbe yazılarını tashih ederken gözüne kireç kaçar. Kalemlerini temizlemek için kullandığı suyu bu kireçle yıkadığında görme yetisi azalır. Bunu duyan Sultan II. Selim, ona ömür boyu maaş bağlar. Ayrıca caminin kalemişi süslemelerinde çalışmak üzere Sakız Adası’ndan beş Rum nakkaş getirilmiştir.

Bir başka ilginç olay, cami inşaatı sırasında Sinan’ın sipariş ettiği mermerlerin yanlışlıkla Edirne yerine Ereğli’yegönderilmesidir. Ayrıca İskenderiye’den getirilen sütunlar kalyonlarla Tekirdağ Limanına, oradan da kara yoluyla Edirne’ye taşınmıştır.