Galata Kulesi

Written by

·

''İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
Ama şu Kızkulesi’nin aklı olsa Galata Kulesi’ne varır,
Bir sürü çocukları olur.''
Bedri Rahmi Eyüboğlu

GALATA KULESİ

Ortaçağ Galatasında Ceneviz Surları içinde Galata Kulesi bu surların en yüksek noktasıydı ve İsa Kulesi olarak anılırdı.

  1. Kulenin Tarihi
  2. Kule ve Osmanlı
  3. Günümüzde Kule ve Çevresi

Kulenin Tarihi

Dünyanın en eski kulelerinden biri olan Galata Kulesinin ilk ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığına dair kesin bir kanı yoktur. Bazı kaynaklara göre 507 yılında İmparator Anastasius, 528 yılında İmparator Jüstinyanus tarafından yaptırılmıştır. Yapılış amacı ile ilgili de benzer durumlar mevcuttur ama en yaygın inanış bir fener olması amacıyla yapıldığıdır.

Fakat mevuct kule 14.YY’da Cenevizliler tarafından savaşlarda ölen Cenevizli askerler anısına dikildiği söylenir. Kule o sıralarda Ceneviz Surlarının en yüksek konumdaki parçası olup ‘İsa Kulesi’ adıyla biliniyormuş. Bu kule 4.Haçlı seferleri sırasında Latinler tarafından tahrip edilmiştir.
Ayrıca Cenevizliler zamanında kulenin tepesinde bir haç olduğu söylenir. Şehirdeki tüm Ortodoks haçlarının karşısında dikilen bu Katolik haçı ile Bizans’a tehdit amaçlanmıştır.

Kule ve Osmanlı

Kule Osmanlı’nın eline geçince tepesindeki haç Fatih tarafından söktürülmüştür. 

Kule, 1509 depreminde çok büyük zararlar görmüştür, devrin mimarı Hayrettin tarafından onarılmış. 

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kasımpaşa tersanesinde çalışan mahkum işçiler için hapishane olarak kullanılmıştır.

3.Murat döneminin meşhur müneccimbaşlarından Takıyüddin Efendi padişahtan izin alıp kulede bir rasathane kurmuştur. Taküyiddin yıldız ve uzayı gözlemlemek istemiş, fakat . 3.Murat bu fikrin Taküyiddin Efendi’nin yıldızlara bakıp kendisine geleceğine dair yorumlar getireceğini sanmış ama asıl amacın yıldızların ve uzayın gözlemi olduğunu öğrenince burayı tekrardan hapishaneye çevirmiştir. Gerekçesi ise ”Bu yıldızlarla uğraşmak bizlere felaket getirecektir” olmuştur.

17.yy sonrası kule, Mehter Takımı tarafından kullanılmıştır.

Evliya Çelebi, 1638’de çok bilgili bir kişi olduğundan kendisine ‘1000 bilgi’ manasına gelen ‘Hezarfen’ lakabı takılan Ahmet Çelebi’nin kuleden Üsküdar Doğancılar’a kadar kendi yaptığı kanatlar ile uçtuğunu yazar. Hezarfen’in bu uçuşunda, Leonarda Da Vinci’nin kuşlar üzerinde yaptığı çalışmaların etkisi büyüktür. Bu uçuştan 4.Murat başlarda memnun olsa da, Şeyhülislam’ın etkisiyle, ‘padişahtan yüksekte kimse olamaz’ diyerek Hezarfen Ahmet Çelebi’yi Cezayir’e sürgüne yollamıştır. Bu hikaye ‘İstanbul Kanatlarımın Altında‘ adlı filmde işlenmiştir. Havalimanlarında yer hizmetleri sağlayan şirketin adının Çelebi olması, bu yüzdendir.

1714’te kurulan itfaiye için bir dönem Yangın gözetleme kulesi olarak kullanılan kule, 1794’te 3.Selim döneminde yanmış ve büyük hasar görmüştür. 3.Selim kuleyi onartmış ve cumba ekletmiştir.

Mimarlık Dergisi 158 No’lu Sayı (1979)

Yangın gözetleme kulesi olarak kullanıldığı dönemde gece boyunca nöbetçi gözlemciler şehirdeki yangınları buradan izlerlerdi. Gözetlemeciler arasında Üsküdar ve Boğaziçi kız çocuğu, diğer semtler erkek çocuğu olarak kodlanmıştı. O sırada kule ağası uyuyor oluyorsa, gözünaydın kızın veya oğlun oldu diyerek yatağından uyandırılırdı.

Yangın sonrası İcadiye’ye fenerlerle haber verilir, oradan da 5 pare top atılıp tüm İstanbul yangından haber edilirdi. Yangın duyurmak için kös adı verilen davullar kullanılırdı. Kule 1831’de bir daha yanınca 2.Mahmut tarafından tekrardan onarılmış, üzerine 2 kat daha eklenmiştir. 1875’de kuvvetli bir fırtınada bu çatı yerinden uçmuştur.

Günümüzde Kule ve Çevresi

Kule günümüzde 1965-67 onarımında bugünkü yapısına ulaşmıştır. Yüksekliği yaklaşık olarak 69,90 metredir. Bugün içerisinde bir restoran ve müze bulunmaktadır.

Kulenin altında eski bir çeşme bulunmaktadır. Bu çeşme Bereketzade Camindeki çeşme olup 1950’li yıllardaki yıkımlar esnasında buraya taşınmıştır. Bu çeşme İstanbul Fethinden sonra Galata’nın ilk yöneticisi Bereketzade Hacı Ali Ağa adına inşa edilen cami için yapılmıştır. Bereketzade, Fatih Sultan Mehmet’in ordusunda müezzinlik de yapmıştır. Rokoko süslemeleri günümüze ulaşmamıştır. Çeşme Sultan 1.Mahmut döneminde yeniden inşa edilmiştir. Ayrıca Sultan Abdulmecit’in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından tekrardan ihya edilmiştir.

Günümüzde trafiğe kapalı dar sokaklarla çevrili olan kulenin etrafında, pek çok restoran cafe ve hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır. Sokaklarında Türk’ten ziyade yabancı insan görmek olasıdır. Kouşmalara kulak kesilindiğinde yabancı dilleri duymak daha mümkündür. Ünlü İtalyan yazar Edmundo de Amicis’in 1870’lerde İstanbul’a yaptığı seyahatte, kule ve çevresine dair yaptığı gözlemlere bakılacak olursa, kule çevresi şekil olarak değişse de ruh olarak pek değişmemiş.

Neredeyse bütün sokaklar dar ve dolambaçlıdır; sokakların her iki tarafında da meyhaneler, tatlıcılar…, Rum ve Ermeni kahvehaneleri… dizilmiştir. Londra’nın kenar mahalleleri gibi her yer loş, rutubetli, çamurlu, yapış yapıştır. İşi başından aşkın bir kalabalık, hamallara, arabalara, eşeklere, tramvaylara yol vere vere koşuşup durur…Sokaklarda sarıkla, fesle gezenleri görmeseniz Doğu’da olduğunuza inanamazsınız. Her taraftan Fransızca, İtalyanca ve Ceneviz dilinde konuşmalar işitirsiniz.

İstanbul, Edmundo de Amicis, YKY 2013.

 

.